Eski ve değerli olan, bir zamanlar günlük hayatta kullanılmış eşyalara ve dekoratif, sanatsal şeylere – şey kelimesini kullanmayı sevmiyorum ama en genel kümenin elemanlarını tanımlamada üstüne yok-
Antika objeler ile arkeolojik objeler birbirine çok karıştırılır. Arkeolojik objeler, toprak altı buluntularıdır ve ülkemizde sadece T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı özel iznine sahip kişiler özel envanter defterleri ile arkeolojik obje bulundurabilirler. Dünya’da başka hiçbir ülkede arkeolojik objelerin ticaretinde, bulundurulmasında böyle bir uygulama yoktur. Ve hiçbir ülkede bizdeki kadar yağmacılık ve kaçakçılık olayı yoktur. Arada bir korelasyon var mı yok mu, kararı size bırakıyorum.
Antikaların genellikle 80-
Antika objeler, üslup olarak belli dönemlere ayrılırlar. Antika objeler, genellikle Neo-
Bizim kültürümüzde antika objelerin dönemleri, hükümdarlara göre ciddi farklılıklar göstermez. Osmanlı’nın durağan yapısı hükümdarlar değişse de tebaa olan yani birey olmayan halkın yaşam tarzının ciddi değişimlere uğramasını engeller. Her hükümdar döneminde farklı bir modanın, üslubun çıktığını söyleyemeyiz ancak II. Mahmud dönemi (1808-
Anadolu’nun ücra köşelerinde çok değerli Osmanlı dönemi objelerine rastlayabiliyorum. Küçük bir araştırma sonucunda bu objelerin birer çeyiz oldukları ortaya çıkıyor. Harem’in padişahın evi olmasının yanı sıra Enderun’da yetişmiş önemli devlet adamlarıyla evlendirilmek üzere genç kızların yetiştirildiği bir okul olduğunu bilmek gerekir. Bu okulda yetişen kızlar, sarayda hazırlanan kallavi çeyizlerle taşrada görevli güveyleri olan devlet adamlarına gelin gönderilirdi. Bu objelerin sahipleri de genellikle o ailenin torunları yada çalışanlarının torunlarıdır.
Antika objeler, müzelerde sergilendikleri gibi müzayedelerde ya da antika satan mağazalarda satışa sunulurlar. Antika alırken dikkat edilmesi gereken hususlar objenin dönemi, imal edildiği ülke ve imalatçısı, kondisyonu ve estetik özellikleridir. Objenin dönemini bilmek için üslubunu rahatlıkla ayırt edebiliyor olmalısınız. Örneğin Art Nouveu bir obje ile Art Deco obje arasında farkı bilmek önemlidir. İleriki yazılarda bu dönemlerle ilgili detaylı bilgi vereceğim. Üreticiler açısından ise objenin materyaline göre firmalar ayrılır. Örneğin porselen denince akla gelen en önemli üretici firmalar Meissen (Prusya, Almanya), Royal Vienna (Avusturya), Limoges (Fransa), Herend (Macaristan), Sevres (Fransa) gibi firmalardır. Bu firmalar ürünlerinde kullandıkları damgalara göre üretim dönemlerini ayırırlar ki bu konu başlı başına bir uzmanlık gerektirir. Kondisyonu çok iyi olan bir obje, düşük kondisyonlu muadillerine nazaran tabii ki çok daha değerlidir. Kondisyonu yüksek, imalatçısı önemli bir firma olmasına rağmen estetik özellikleri düşük bir obje de çok değerli değildir.
En nihayetinde bu objeler de birer dekoratif objedir ve bulundukları mekana değer, mekan sahibine prestij ve kişisel haz sağlarlar. Bir antika obje alırken insanlar hiçbir zaman ihtiyaçları olup olmadığına bakmazlar. Bu konu bir koleksiyoner için ‘kendini gerçekleştirmek’ olsa da yatırım amacı ile antika obje biriktirmek de çok karlı bir iştir. Antika obje durduğu yerde değerlidir ancak plastik sanat eserlerinden farkı modalarının bazen yükselip alçalmasıdır. Bu aralar uzak doğu menşei antika objelere rağbet düşük ancak 80’li yıllarda gayet yüksek fiyatlara alınıp satılıyordu. Bir zamanlar kimsenin yüzüne bakmadığı opalin objelerde gayet kıymetlenmiş görünüyor. Antika alırken dikkat edilecek farklı bir husus güven meselesidir. Maalesef ülkemiz sahte antika cenneti konumunda. Mobilyadan porselene her sınıfta sahte antika objeye rastlamak mümkün. Burada yapmanız gereken şey güvenirliğini kanıtlamış firmalar ile çalışmaktır.
Bir antika satıcısının objelerin dönemleri ve imalatçısını bilmesi yetmez aynı zamanda genel olarak Osmanlı ve Avrupa tarihini de iyi bilmesi gerekir. Ancak antika esnaflarının ezici bir çoğunluğunda böyle özellikler yoktur ve müşterileri, sattıkları objeler ile ilgili esnaftan daha fazla bilgi sahibidir. Sadece ülkemizde değil dünyada bu konu ile ilgili akademik eğitim verilmiyor. Sadece çok önemli müzayede firmaları tarafından açılan kurslarda bilgi veriliyor. Bu durum da antika piyasasında kurumsal bir firmanın oluşmasını güçleştiriyor. Ülkemizde çok büyük olarak gördüğümüz antika ve müzayede firmalarının bile aslında birer küçük aile şirketi mantığında yönetildiklerini görüyoruz. Avrupa’da herhangi bir kasabada dahi en az 5 antika firmasına rastlarken ülkemizde sadece büyük şehirlerde bu işlerin yapılıyor olması zaten milletçe antika koleksiyonerliğine pulculuktan daha fazla değer vermediğimizi gösteriyor.
Antika konusu bir büyük deniz.. İleriki sayılarda antika ile ilgili farklı konulara, üreticilere, üsluplara, branşlara daha derinden inerek çok eğlenceli bilgiler öğreneceğiz. Antika konusunda aklınıza takılan her türlü soru için mail yoluyla bana ulaşabilirsiniz.
Önümüzdeki kış aylarında evde geçirdiğimiz zamanlarda biraz sanat tarihi okumak ne kadar eğlenceli olur değil mi?
MEHMET ÜNAL
Çayyolu Life, Aralık 2013